Savaş; insan eliyle oluşturulan ve ciddi yıkıcı sonuçlarının uzun yıllar boyunca gözlemlendiği bir kitlesel travmadır. Savaşlar insanlık tarihi kadar eski bir olgudur (Karakoç, 2022). Savaşlar dünyayı çok korkunç bir yer hâline getirmiştir. İnsanlığın her nesli şiddet ve ölüm görmüştür. Pek çok çatışma uluslar, dinler, gruplar arasında gerçekleşmiştir (Irmak & Piyal, 2023). Savaşlar oluşumuna bakıldığında çocuklar tarafından değil, erişkinler tarafından çıkarılır. Fakat savaşlar sadece erişkinlerin değil, çocukların haklarının da ihlaline yol açar. Savaşların çocuklara zararları şunlardır: Ölüm, yaralanma, sakatlık, hastalık, alıkonulma ve psikolojik sorunlar (Karakoç, 2022).
Dünya genelindeki çocukların neredeyse beşte biri, yani 420 milyon çocuk, çatışma bölgelerinde yaşamaktadır. UNICEF raporlarına göre Orta Doğu’daki her beş çocuktan ikisi ve Afrika’daki çocukların dörtte biri çatışma bölgesinde yaşamaktadır. Çatışmalardan etkilenen bölgelerde yaşayan en büyük mutlak çocuk sayısı (195 milyon çocuk) Asya’dadır. Oransal olarak bakıldığında ise çocuk sayısı en yüksek bölge olan Orta Doğu’daki çocukların %40’ı (35 milyon) çatışmalardan etkilenen bölgelerde yaşamaktadır. 2022 yılında başlayan ve günümüzde de devam eden Ukrayna-Rusya Savaşı da sivilleri etkilemektedir. 7,8 milyon kadar çocuk bu savaştan olumsuz etkilenmiştir (Irmak & Piyal, 2023).
Şekil 1. 2005 yılından bu yana doğrulanmış ihlallerin sayısı
Kaynak: 25 Years of Children and Armed Conflict, UNICEF 2022.
Şekil 2. Bölgelere Göre 2017 Yılında Çatışma Bölgelerinde Yaşayan Çocukların Payı
Kaynak: Stop the War on Children: Protecting children in 21st century conflict, Save the Children 2019.
Bu makale savaş ve çatışma bölgelerinde eğitimin durumunu raporlara göre analiz ederek, uluslararası hukukun bu bağlamdaki rollerini inceleyip eğitim hakkının korunmasına yönelik öneriler sunmaktadır.
Çatışmadaki çocuklar için yaşanan olumsuzluklar açısından en kötü on ülke şunlardır: Afganistan, Orta Afrika Cumhuriyeti, Kongo Demokratik Cumhuriyeti (DRC), Irak, Mali, Nijerya, Somali, Güney Sudan, Suriye, Yemen (Save the Children, 2019).
Savaş ve çatışmaların çocukların eğitim hayatı üzerinde olumsuz etkileri şu şekilde gerçekleşebilir: Fiziksel tehditler, psikolojik travmalar, ekonomik ve sosyal sonuçlar.
Silahlı çatışmalar sırasında, okullara yönelik saldırılar hem fiziksel hem de psikolojik düzeyde ciddi hasarlara yol açar. Kasım 2016’da Suriye’nin İdlib kentindeki bir okul kompleksine düzenlenen hava saldırılarında en az 22 çocuk öldürülmüştür. Kuşatma altındaki Suriye şehri Halep’teki çocuklar aylardır sürekli bombardımanlardan kaçmanın bir yoluna sahip olamamıştır. Yine 2016’da Güney Tayland’da bir okulun dışında, tam da ebeveynler çocuklarını okula bırakırken bir bomba patlatılmıştır. Patlamada bir baba ve dört yaşındaki kızı anında ölmüş, on kişi de yaralanmıştır. Bundan önce, Yemen’in kuzeybatısındaki Saada bölgesindeki bir okula düzenlenen hava saldırılarında on çocuk ölmüş, yaklaşık 30 kişi de yaralanmıştır (Global Coalition to Protect Education from Attack, 2016).
Suriye Savaşı sırasında yüzlerce okulun bombalanarak kullanılamaz hale geldiği ve binlerce öğrencinin eğitimden mahrum kaldığı bildirilmiştir (Irmak & Piyal, 2023). Güney Sudan Cumhuriyeti’nde 2013’te başlayan ve altı yıl süren iç savaşta, on binlerce kişi öldürülmüş, ülkenin altyapısı ve sosyal sistemleri tahrip edilmiş, iki milyondan fazla insan yerinden edilmiş, topluluklar nesiller boyu okula devam edememiştir. İç savaş sırasında okul çevreleri güvensiz hale gelmiştir. Özellikle ilköğretimin uygulandığı koşullar, iç savaş bağlamında son derece zordur. ‚Savaş bölgesinde‘ olmak insanların güvensizliğini artırmıştır. Okul çağındaki çocuklar yerinden edilmeye maruz kalmıştır. Ayrıca erkek çocukların çoğu, son yedi yıl boyunca zorla orduya katılmış, askerler için çalışmaya veya köleliğe zorlanmışlardır. Güney Sudan’da çatışmaların başlamasından bu yana 800’ü aşkın okul yıkılmıştır. Zaten sınırlı sayıda olan eğitim kurumları savaşın etkisiyle büyük ölçüde işlevsiz hâle gelmiştir. 2017 yılı verilerine göre, ülkedeki okulların yaklaşık %31’i silahlı kuvvetler ya da devlet dışı silahlı gruplar tarafından askerî amaçlarla kullanılmış, öğrenciler ve öğretmenleri doğrudan hedef alan tehditler dâhil olmak üzere birçok eğitim kurumu saldırıya uğramıştır. İç savaş öncesinde dahi ciddi bir ders kitabı eksikliği bulunurken, çatışmalar sürecinde bazı bölgelerde okullardaki masa, sıra, yazı tahtası gibi temel eğitim materyalleri yağmalanmıştır. Sivil toplum kuruluşları tarafından kurulan öğretmen eğitim merkezleri ise kimliği belirsiz kişiler tarafından tahrip edilmiştir. Ayrıca Sudan kaynaklı hava saldırılarında bazı okullar bombalanmıştır. Saldırılardan kurtulan eğitim yapılarının önemli bir kısmı da silahlı gruplar tarafından işgal edilmiştir; bu kapsamda 100’ün üzerinde okul ve üniversite el konulan binalar arasında yer alırken askeri amaçlarla kullanılan okul sayısının 250’yi aştığı belirtilmektedir. Bu durum 13 binden fazla çocuğun eğitim hakkına erişimini doğrudan engellemiştir. İç savaşta sınıflara baskınlar yapılıp öğrenciler, öğretmenler ve okul yöneticileri öldürülmüştür. İnsan Hakları İzleme Örgütü, SPLA-IO askerlerinin, Eylül ayı sonundan Kasım ayı sonuna kadar, Yei Nehri eyaletindeki okullarda 300’den fazla öğrenciyi rehin aldığını belirtmiştir. Bununla birlikte iç savaş sırasında maaş alamadığı için protesto yapan otuzdan fazla öğretmen tutuklanmıştır. Juba’da, iç savaşın başlamasından üç gün sonra, devlet dışı silahlı gruplar zorla okullardan öğrenci almaya başlamış ve çoğu 18 yaşın altındaki bu çocukları savaşta bazı işlerde kullanmışlardır (Baran, 2021).
Silahlı çatışmalarda okullar ve öğretmenler sıklıkla doğrudan saldırıların hedefi haline gelir. Suriye ve Yemen gibi çatışma bölgelerinde eğitim kurumlarının sistematik olarak bombalandığı belgelenmiştir. Suriye Savaşı’nda okulların üçte biri yıkılmış veya hasar görmüş ya da işgal edilmiştir. Ukrayna-Rusya Savaşı’nda en az 750 eğitim tesisi hasar görmüş veya tahrip edilmiştir (Irmak & Piyal, 2023). Okulların askerî üs olarak kullanılması eğitimin sürdürülebilirliğini ciddi şekilde tehlikeye sokmaktadır. Öğrenci ve öğretmenlerin ölümü, okulların tahrip edilmesi, çocukların güvensiz ortamlarda eğitim görmeleri, akla ilk gelen etkilerdir. Savaşlar sadece okul altyapısını değil, aynı zamanda tüm kuşak çocukların umutlarını ve isteklerini de yok etmektedir. Çatışmalar nedeniyle eğitim hizmetlerine erişim zorlaşmakta ve eğitimde karşılaşılan zorluklar giderek artmaktadır (Baran, 2021).
10 yılı aşkın süredir savaş ve çatışmaların devam ettiği Suriye’deki çocukların temel hizmetlere sınırlı erişimle birlikte 12 yıl boyunca kesintiye uğrayan bir eğitim süreci yaşadıkları da UNICEF raporlarında mevcuttur. Suriye’deki çatışmaların yanı sıra doğal afetlerin ve acil sağlık durumlarının uzun vadeli etkisi, dünyanın en karmaşık ve çok katmanlı insanî ortamlarından birine yol açmıştır (UNICEF, 2023).
Savaş ve çatışma bölgelerinde eğitim kurumlarının askerî üs olarak kullanıldığı görülmektedir. Bu durumun etkileri iki yönlüdür: Hem çocukların güvenliği riske atılmakta hem de eğitim sistemleri bozulmaktadır. Bu durum öğrencilerin eğitim süreçlerini kesintiye uğratmaktadır.
Düzensiz siyasî rejimin/iktidarın ve ekonomik istikrarsızlığın olduğu bölgelerdeki savaş ve terör olaylarında yetişkinler tarafından teşvik edilerek şiddet suçları işleyen ve asker olarak kullanılan fail durumundaki çocuklar olduğu bilinmektedir. Çocuklar, silahlı kuvvetler tarafından endişe verici oranlarda askere alınmakta veya aşçı, hamal, haberci ve casus olarak kullanılmakta hatta cinsel sömürüye maruz bırakılmaktadır (UNICEF, 2022). Çocuklar kolayca manipüle edilebildikleri ve asker ya da intihar bombacısı olarak kullanılabildikleri için de sıklıkla hedef alınmaktadır (Irmak & Piyal, 2023). Dünya genelinde yaklaşık 300.000-500.000 arasında çocuğun silahlı çatışmalarda kullanıldıkları belirtilmektedir. Çocuk asker olarak kullanılma ve zorla çalıştırma gibi insan hakları ihlalleri çocukların eğitime erişimlerini ciddi şekilde sınırlandırır. Ayrıca bu çocuklar şiddetin pek çok türüne maruz kalmakta ve cinsel istismara uğramaktadır. Savaş ve çatışma ortamlarında çocukların yaşadığı korkunç durumlar sadece kendi yaşadıkları üzerinden olmayabilir. Bu tür ihlaller çocukların psikososyal gelişimini olumsuz etkilemektedir (Karakoç, 2022). Çocuklar şiddet ve korku kültürünün olduğu bir zeminde aynı zamanda üst kuşağın travmalarının negatif yansımaları ile de karşı karşıya kalırlar (Deniz & Karaman, 2023).
Savaşlar ya da terör ortamlarında çocuk asker olarak yer almak, ağır şiddet eylemlerinin hem uygulayıcısı hem de mağduru olmak anlamına gelmektedir. Kongo Demokratik Cumhuriyeti’nde yürütülen bir araştırmada, 200 eski çocuk asker ile yetişkinlik döneminde askerlik ve savaş deneyimi yaşamış bireylerin psikolojik ve sosyal durumları karşılaştırılmıştır. Bulgulara göre, çocuk yaşta silahlı çatışmalara katılan bireyler, yetişkin askerlere kıyasla daha fazla şiddete maruz kalmış ve aynı zamanda daha fazla şiddet uygulamışlardır. Bu bireylerde travmaya bağlı ruhsal sorunların daha yoğun yaşandığı, şiddete yönelik tutumlarının daha olumlu olduğu ve şiddet davranışına yönelik isteklerinin daha yüksek düzeyde olduğu belirlenmiştir. Şiddete olumlu yaklaşım özellikle gönüllü olarak çocuk asker olanlarda ve silahlı gruplar içerisinde daha üst görevlerde bulunanlarda daha yaygındır. Erken yaşta silahlı gruplara dâhil olmak, sadece yoğun travma ve saldırganlıkla sınırlı kalmayıp, aynı zamanda bireyin sivil yaşama uyum sağlama sürecinde ciddi zorluklar yaşamasına da neden olmaktadır (Deniz & Karaman, 2023).
Filistin’de öğrenim çağındaki çocuklar üzerine yapılan bir çalışmanın sonucunda katılımcıların çoğunun eğitim görmemekte olduğu, savaşın çocukların psikolojisini ve ekonomik durumlarını beklenildiği üzere olumsuz yönde etkilediği tespit edilmiştir. Çocukların en yoğun şekilde korku ve endişe hislerini yansıdığı, ekonomik zararların ise çocukların hayatına istedikleri oyuncakları alamamak ve eğitim görememek olarak yansıdığı anlaşılmıştır (Oseili, 2016).
Savaş ortamlarının öğrenciler üzerinde yarattığı psikolojik etkiler eğitime katılım oranlarını dramatik bir şekilde düşürmektedir (Karakoç, 2022). Savaş ve çatışma ortamlarında çocuklarda en sık rastlanan psikopatolojiler travma sonrası stres bozukluğu, dissosiyatif bozukluklar, depresyon bozuklukları, anksiyete bozuklukları, psikosomatik bozukluklar ve uyku bozukluklarıdır (Deniz & Karaman, 2023). Çatışma kaynaklı stres ve travmalardan ötürü çocukların öğrenme kapasiteleri önemli ölçüde azalmaktadır (Karakoç, 2022). Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu’nun verilerine göre, dünya genelinde bir milyardan fazla çocuk—özellikle çocuk ve ergen nüfusunun %90’ının bulunduğu düşük ve orta gelirli ülkelerde—silahlı çatışmalar, savaşlar ya da terör olaylarının etkisi altında kalan bölgelerde yaşamaktadır. Örneğin, 1989’dan 2004’e kadar süren iç savaşın ciddi travmalara yol açtığı Liberya örneğinde görüldüğü gibi, silahlı çatışmalar çocukların tüm gelişim dönemlerini kapsayacak kadar uzun sürebilmektedir. Uzun yıllardır savaş ve terör olaylarının gölgesinde yaşam mücadelesi veren Orta Doğu halkı için silahlı şiddet olayları adeta süreğen bir travma kaynağı hâline gelmiştir. Bu ortamda büyüyen çocuklar, hem kısa hem de uzun vadede fiziksel, zihinsel, duygusal ve davranışsal düzeyde ciddi sorunlarla karşı karşıya kalmaktadır. Yoğun ve sürekli toplumsal şiddet ortamına maruz kalmak ya da bu tür olaylara tanıklık etmek, travmaya bağlı psikiyatrik rahatsızlıkların toplum genelinde daha yaygın hâle gelmesine yol açmaktadır (Deniz & Karaman, 2023).
Savaş ve çatışmaların ekonomik ve sosyal sonuçlarından biri de göçlerdir. Savaş ortamlarından uzaklaşmak isteyen insanlar göç ettikleri yerlerde göçmen olarak yaşamanın sorunlarıyla karşı karşıya kalırlar. Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komisyonu 2016 yılı verilerinde dünya çapında 59.5 milyon kişinin zorla yerinden edildiği ve bunların yarısından fazlasının 18 yaşın altındaki çocuklar olduğu bildirilmiştir (Deniz & Karaman, 2023). Göç olayı çocukların birçok sorun yaşamasına neden olmaktadır. Bunların içinde en başta gelenlerinden biri de eğitimleridir. Göçmen çocuklar nitelikli eğitime en fazla ihtiyaç duyan gruplar arasında yer almakla birlikte genellikle bundan en az yararlanabilenler arasında yer almaktadır. Araştırmalarda göçmen çocukların eğitimlerinde yaşanan temel sorunlar; dil / iletişim sorunu, göçmen eğitiminde eşgüdümün sağlanamaması, okulların göçmen çocuklara hizmet verme noktasında hazırlıksız yakalanmaları, öğretmenlerin göçmen öğrencilerle çalışma noktasında yeterli bilgiye sahip olmamaları, öğretim materyallerindeki yetersizlikler şeklinde ortaya çıkmıştır (Aydeniz & Sarıkaya, 2021).
Savaşlar, tarihin hangi döneminde meydana gelirse gelsin, kazananlarının ve kaybedenlerinin ekonomik, sosyal, askeri ve psikolojik alanda büyük yıkımlara uğradığı bir olgu olarak karşımıza çıkmaktadır (Oseili, 2016). Savaşlar insanlar için yaşamsal tehdit içermesinin yanı sıra sosyoekonomik şartların kötüleşmesi, zorunlu göç, günlük ihtiyaçların karşılanamaması ve kentlerin ve doğanın tahrip olması gibi zorlayıcı deneyimleri de beraberinde getirmektedir (Deniz ve Karaman, 2023). Uluslararası ekonomi-politik düzlem ve aktörleri savaş ve çatışmalara engel olamadıkları veya çıkarları gereği engel olmadıkları için savaşlarla ilgili bazı yaptırımlar uygulamak için diplomatik adımlar atmıştır. Savaşlarda sivillerin zarar görmesini engellemek ve savaş suçlarını tanımlamak ve suçluların yargılanmasını sağlamak amacıyla farklı tarihlerde (1864, 1899, 1906, 1949) Cenevre Sözleşmesi adıyla anılan dört ayrı hukukî metin oluşturulmuştur. Dünya ülkelerinin tamamına yakınının imzasıyla uluslararası meşruiyet kazanmış olan Cenevre Sözleşmesi’nin 2. Maddesine göre savaşlarda galip-mağlup ayrımı olmadan, her iki taraf devletlerin de sivil insanları hedef alması yasaklanmıştır. Savaş olarak tanımlanamayacak durumlarda da yine Cenevre Sözleşmesi’nin maddeleri geçerli olacaktır. Savaşlar sırasında önlenememiş bu suçlarla ilgili hukuki süreç ve ceza infazı ise Uluslararası Ceza Mahkemesi tarafından işletilmektedir. İsrail’in Filistin’deki insanlık dışı uygulamalarından da görüleceği üzere uluslararası kurumlar ve sözleşmelerin uygulamada eşitlik ve geçerlilik sağlamadıkları anlaşılmaktadır. Bu konuda daha çok ve güçlü adımlar atılması gerekliliği ortada apaçık durmaktadır (Oseili, 2016).
Eğitimin evrensel bir insan hakkı olarak tanımlandığı temel belgeler; Evrensel İnsan Hakları Beyannamesi (EİHB,1948, Madde 26) başta olmak üzere BM Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Anlaşması (1996, Madde 13-14), BM Çocuk Hakları Anlaşması, 1989, 28-29), Eğitimde Ayrımcılıkla Mücadele Sözleşmesi, Avrupa Temel Hak ve Özgürlükler Sözleşmesi (1 Nolu Ek protokol, 1952, 2)’dir. Uluslararası insan hakları belgeleri, eğitimde ayrımcılığı ve dışlamayı yasaklarken; kapsayıcı, çoğulcu, eleştirel, katılımcı ve insan kişiliğinin tam gelişmesi için bir ortamın oluşturulmasını desteklemektedir. Bu belgelerde tanımlanan evrensel, bilimsel ve insan odaklı eğitim modeli belgelere imza atmış ülkeler tarafından uygulanmak zorundadır. Bu belgelerin en önemlilerinden biri olan Evrensel İnsan Hakları Bildirgesinin (EİHB) 26. maddesi “Eğitim, insan kişiliğinin tam geliştirilmesi, insan hakları ve temel özgürlüklere saygıyı güçlendirmeye yönelik olmalıdır.” şeklindedir. Aynı şekilde Avrupa Konseyi Demokratik Vatandaşlık ve İnsan Hakları Eğitimi Şartı (2010) da, Konsey’in temel amacı olan insan hakları, demokrasi ve hukukun üstünlüğünü geliştirmede eğitimin merkezî bir rol oynadığını ifade etmektedir. Avrupa İnsan Hakları Eğitim Sistemleri raporuna göre, hak-temelli bir eğitim ancak eşitlik, katılımcılık ve kapsayıcılığın yanında uyuşmazlıkları engellemeyi ve çözmeyi sağlamasıyla mümkün olabilir. Kısacası hak temelli eğitim, herkesin haklarına saygı duyulduğu, korunduğu ve sağlandığı bir toplumu inşa etmenin en etkin aracı olarak kabul edilir (Akyeşilmen, 2014).
Savaş ve çatışma ortamlarında çocukların eğitim haklarına yönelik ihlalleri önleme konusunda faaliyet gösteren bazı uluslararası kuruluşlar vardır. Birleşmiş Milletler bünyesinde yer alan UNICEF savaş bölgelerindeki eğitim hakkı ihlallerin raporlaştırılması, geçici okullar açmak gibi faaliyetler gerçekleştirmektedir. Eğitim kurumları ve tesislerine yönelik (devlet ve silahlı devlet dışı aktörler tarafından) saldırıları önlemeye yönelik çalışmalar yürüten Education Above All (EAA), eğitimin insan gelişimi için temel olarak kabul edilmesini ve böylece en kapsamlı korumanın sağlanmasını ister. Bu amaçla “Güvenliksizlik ve Çatışmada Eğitimi Koruyun (PEIC)” adlı savunuculuk programını kurmuştur. PEIC, okulları ve üniversiteleri silahlı çatışma sırasında askerî kullanımdan koruma vaadini içeren Güvenli Okullar Bildirgesi’nin tanıtımında öncü bir rol üstlenmiştir. Bu madde, savaş zamanlarında okul çocuklarını, öğretmenleri ve tesisleri korumak için elzemdir. Kuruluş, zamanla bildirgenin tamamının evrensel olarak tanınan uluslararası bir standart haline gelmesini amaçlamaktadır. Dünya Suriye, Yemen ve diğer çatışma bölgelerinde okulların yıkılmasını izlerken Güvenli Okullar Bildirgesi her zamankinden daha önemlidir (Klanduch & Malik, 2016). EAA bünyesinde faaliyet gösteren Educate A Child (EAC) yoksulluk, ayrımcılık, çatışma, zorlu coğrafyalar ve iklim değişikliği gibi eğitime erişimde engellerle karşılaşan, dünyanın dört bir yanındaki ulaşılması en zor okul dışı çocukları desteklemektedir (Education Above All, 2025).
Çocukların eğitim hakkı için mücadele eden kuruluşlardan biri de Küresel Eğitim Saldırılarını Koruma Koalisyonu (GCPEA)’dur. GCPEA, çatışma ve güvensizlikten etkilenen ülkelerde eğitim kurumlarına, öğrencilerine ve personeline yönelik devam eden saldırılar konusunda endişe duyan, acil durumlarda ve çatışmalardan etkilenen bağlamlarda eğitim, yüksek öğrenim, koruma ve uluslararası insan hakları ve insancıl hukuk alanlarında çalışan kuruluşlar tarafından 2010 yılında kurulmuştur. GCPEA’nın hedefleri şu şekilde belirlenmiştir:
-Çatışma ve güvensizlik ortamında eğitime yönelik saldırıların sıklığını ve etkisini vurgulamak ve güvenli eğitim için kamuoyu desteğini artırmak.
-Eğitime yönelik saldırıların izlenmesi ve raporlanması için daha iyi sistemleri teşvik etmek.
-Eğitimi saldırılardan korumak, önlemek ve yanıt vermek de dahil olmak üzere etkili programları ve politikaları teşvik etmek.
-Mevcut uluslararası eğitim hukukuna uyulmasını ve gerektiğinde uluslararası norm ve standartların güçlendirilmesini teşvik etmek.
-Eğitime yönelik saldırıların cezasız kalmasıyla mücadele etmek için çeşitli hesap verebilirlik tedbirlerini teşvik etmek ve desteklemek (Global Coalition to Protect Education from Attack, 2025).
Çocuk hakları konusunda 100 yılı aşkın süredir faaliyet gösteren Save the Children çocukların yaşam koşullarının iyileştirilmesi, sağlık hizmetleri ile eğitime erişim olanaklarının güçlendirilmesi ile çocukların ekonomik koşullarının iyileştirilmesi ve doğal afetler, savaşlar nedeniyle çocukların yaşadığı mağduriyetlerin giderilmesini amaçlamaktadır (Save the Children, 2025).
Çatışmaları önlemek ve toplumsal barışı tesis etmek üzere kurulmuş çok sayıda ulusal ve uluslararası kuruluş var. Eğitim, çoğu Uluslararası Savaş Karşıtları (WRI) çatısı altında toplanmış olan bu örgütlerin yoğunlaştığı alanların başında gelmektedir. Bunlardan biri olan Silahlı Çatışmanın Önlenmesi için Küresel Ortaklık (GPPAC) adındaki vakıf bölgesel savaşların sürdüğü ve aynı zamanda cinayet, cinsiyet, ırk ve inançlara yönelik şiddetin yaygın olarak görüldüğü yerlerde barış kültürünü geliştirme faaliyetlerinde bulunmaktadır (Özmen, 2020). GPPAC, çatışmaya tepki vermek yerine çatışmayı önlemek için çalışır (GPPAC, 2025).
Uluslararası yardım kuruluşları ve eğitim hakkı örgütlerinin çalışmaları önemli olmakla birlikte dünyada kalıcı barışı sağlamak için üst düzey çaba gösterilmelidir. Bu bağlamda güncel uluslararası siyasette öncü olması gereken Birleşmiş Milletler’in yapısal durumunda değişiklikler yapılmalı, kuruluşun yaptırım gücü artırılmalıdır. Var olan finansal yapısı ve işleyişi nedeniyle ekonomisi güçlü devletlerin etkili olduğu Birleşmiş Milletler’in finansal durumunun, misyonunun önüne geçmesini engelleyecek şekilde düzenlemeler yapılmalıdır.
Uluslararası kuruluşların girişimiyle “tüm savaşların en kısa sürede sonlandırılması”, çatışmaların engellenmesi ve kaynaklar açısından uluslararasındaki farklılıkların azaltılması ve önceliğin sivil halk ve çocukların korunmasına verilmesi gerekmektedir (Karakoç, 2022). Bu bağlamda sonuncusu dahi 1949’da imzalanmış olan Cenevre Sözleşmesi güncellenmelidir. Çünkü 1949’dan bugüne devlet, savaş, barış, sivil hayat, kent yapısı başta olmak üzere çok büyük değişimler yaşanmıştır. Dolayısıyla uluslararası barış örgütleri ve barışa yönelik sözleşmelerin de çağa uygun, insanlığın gerçek yararına hizmet edecek şekilde yeniden ele alınması faydalı olacaktır.
Kalıcı barış yalnızca ekonomik kalkınma veya siyasî iş birliği ile değil, aynı zamanda eğitimle sağlanabilir. Çocukların kaliteli ve güvenli bir eğitim alması, hem bireysel düzeyde güçlenmelerini hem de daha adil ve barışçıl bir dünya inşa etmelerini sağlar. Uluslararası toplum, eğitimin korunmasına yönelik daha güçlü adımlar atmalı, savaşın etkilerine karşı daha kapsamlı politikalar geliştirmeli ve çocuk merkezli çözümler sunmalıdır. Eğitim, barışın inşasında en güçlü araçlardan biridir; bu nedenle bu hakkı savunmak, daha iyi bir geleceğin temellerini atmaktır. Irk, yaş, cinsiyet, din, ekonomik durum, milliyet ve ideolojileri ne olursa olsun herkesin tam bir barışa kavuşmuş dünyanın yaratılmasında müşterek ve insanî bir sorumluluk taşıdığının iyice algılanması ve kavranması gerekmektedir. Örgün veya yaygın eğitim, türü ne olursa olsun, hayat boyu tüm eğitim programlarının amaçları arasında barış için eğitimin amaçları yer almalıdır (Demirtaş, 1991). Okullar barış eğitimi için kritik role sahiptir. Çocuğa okula başladığı andan itibaren barışla ilişkili değerler öğretilmelidir (Aktaş, 2012). Barış için eğitim öğrencilerin eleştirel düşünme becerilerini geliştirmelerine ve çatışmaları şiddet içermeyen yollarla çözme yöntemlerini öğrenmelerine yardımcı olur. Bu yaklaşım, öğrencilerin empati ve dayanışma gibi değerleri benimsemelerini sağlar (Canadell, 2022). Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda barış eğitiminin amacı savaş ve şiddet kültüründen barış ve şiddetsizlik kültürüne geçmek olarak ifade edilmiştir (Aktaş, 2012). Çocukların anti-faşist, demokrat, barışçıl bireyler olarak yetiştirilmeleri hak ihlallerinin azalacağı mutlu bir gelecek için umut doğuracaktır.
Kaynakça
Aktaş, Ö. (2012). Tarih eğitiminde savaş ve barış: Ortaöğretim öğrencilerinin savaş ve barış konularıyla ilgili bilgilerinin ve tutumlarının çeşitli değişkenler açısından değerlendirilmesi (Doktora tezi). Gazi Üniversitesi.
Akyeşilmen, N. (2014). Uluslararası insan hakları düzenlemeleri ve eğitim: Eğitime hak temelli bir bakış. Millî Eğitim, (201), 5–16.
Aydeniz, S., & Sarıkaya, B. (2021). Göçmen çocukların eğitiminde yaşanan sorunlar ve çözüm önerilerine ilişkin öğretmen görüşleri. Millî Eğitim, 1(50), 385–404.
Baran, M. A. (2021). Güney Sudan Cumhuriyeti’nde iç savaşın eğitime etkileri. Uluslararası Liderlik Çalışmaları Dergisi: Kuram ve Uygulama (International Journal of Leadership Studies: Theory and Practice), 4(1), 51–61.
Cañadell, R. (2022). Savaş zamanında barış için eğitim. Politeknik. https://politeknik.de/p13150/
Deniz, M. E., & Karaman, H. (2023). Savaş sürecinde çocuk olmak. E. Öztürk (Ed.), Savaş psikolojisi (1. baskı, ss. 58–71). Ankara: Türkiye Klinikleri.
Demirtaş, A. (1991). Barış, savaş ve eğitim. Hacettepe Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Dergisi, 6, 41–46.
Education Above All. (2025). Educate A Child. https://www.educationaboveall.org/our-programmes/educate-a-child
GPPAC. (2025). Past projects. https://www.gppac.net/past-projects
Klanduch, P., & Malik. (2016). Çatışma bölgelerinde eğitimin korunması. Protect Education in Conflict Zones. https://protectingeducation.org/news/protecting-education-in-conflict-zones/
Global Coalition to Protect Education from Attack (GCPEA). (2025). About us. https://protectingeducation.org/about-us/
Irmak, R., & Piyal, E. (2023). Çatışma ve eğitim. Uluslararası Eğitim Çalışmaları Dergisi, 10(2), 45–67.
Karakoç, B. (2022). Eğitim ve çocuk hakları. Eğitim Bilimleri ve İnsan Hakları Dergisi, 5(1), 89–102.
Oseili, M. (2016). Savaşlar ve bölgesel çatışmaların çocuk ruh sağlıkları üzerine etkileri ve Filistin örneği (Yüksek lisans tezi). İstanbul Üniversitesi.
Özmen, Ü. (2020, Nisan 7). Savaş eğitimi. BirGün Gazetesi. https://www.birgun.net/makale/savas-egitimi-290697
Save the Children. (2019). 21. yüzyıl çatışmasında çocukları korumak. https://resourcecentre.savethechildren.net/document/stop-war-children-protecting-children-21st-century-conflict/
Save the Children. (2025). About us. https://www.savethechildren.net/about-us
UNICEF. (2022). 25 years of children and armed conflict. https://www.unicef.org/media/123021/file/25%20Years%20Children%20in%20Armed%20Conflict.pdf
UNICEF. (2023). Twelve years: Syrian children endure one brutal crisis after another. https://www.unicef.org/syria/stories/twelve-years-syrian-children-endure-one-brutal-crisis-after-another