/XYZ+A̅ – CANBERK

XYZ+A̅ – CANBERK

CANBERK

En başta “Z kuşağı” tanımının demografik bir açıdan veri elde edebilmek için kullanılan ve indirgemeci bir sınıflandırma olduğunu belirtmek gerek. Üstelik, genellikle “GenZ” eylemi ya da hareketliliğine dair yapılan tanımların bir yerde farklı kuşakları yadsıdığı bir gerçek. Sözgelimi Z kuşağının üst sınırı olan 1997’ yılı bu sınırı analitik kolaylık açısından ortaya koyan Amerika Birleşik Devletleri merkezli Pew araştırma merkezi tarafından genellikle 11 Eylül sonrası süreçte bilinci gelişen ve doğrudan İnternet ve dijital evren içinde doğan nesli tanımlamak amacıyla kullanılıyor.

Şekil 1:

Şekil 1: Kuşaklar zaman çizelgesi.[1]

Bu tanımı Amerikan kültürü bağlamından ağır basan önemini parantez içine alsak dahi dijitalleşmenin eşitsiz dağılımını veya internete dayalı ağ toplumunun eşitsiz gelişimini nasıl yadsıyabiliriz?

Nepal Z kuşağı ile Kıta Avrupa’sının Z kuşağı arasında sırf dijital çağda doğmak ya da 11 Eylül üzerinden ne derece bir ortak bağlam kurulabilir? Söz gelimi maruz kalınan anlatı ya da güncel olarak çarpıştıkları, eleştirdikleri ya da empoze edildikleri kültür ya da anlatı, aynı anlatı mıdır? ya da bu anlatılara, hatta ayakları daha yere basan bir yerden konumlandırırsak güncel olarak bulundukları politik ya da sosyal konum ve bunun endoktrinasyon medyumunun (yani kanalın) aynı olması, ne derecede bu kuşakları toplu bir kümeye almamızı sağlayabilir?

Muhakkak ki genç ve yaşlı iki ayrı gruplandırmadır. (yaş aralığı yine tartışılmak üzere) ve elbette ki genetik koşullar ve kemik yaşı ölçümü olmaksızın dahi içinde bulunulan toplum ve onun maddi ve kültürel koşulları içerisinde geçirilen zaman, insanı şekillendirmekte ve muhakkak ki insan da onu şekillendirmektedir. Bu bağlamda güncel dijitalleşme ve küreselleşme dalgasının etkisini hisseden ve öz bilinci bu paradigmanın içinde gelişen ve varlığını bu koşullarda kavrayan yaş grupları, yine bu bağlamda Z kuşağı olarak tanımlanabilir. Bilakis her ne kadar saf kanal benzerliğini kültürel bir ortaklık açısından yeterli görmesem dahi Marshall McLuhan’ın da belirttiği gibi “Medyum mesajdır.[2]” gönderilen mesajı gönderen kanal bağlamında yorumlamak ve anlamını onun üzerinden kurduğunu farz etmek gerekir.

Bu doğrultuda Z kuşağı görece anlamını kazanır. Yine de Z kuşağı tanımının bir ayağının her daim havada olduğunu ve üzerinde spekülasyonlar yapıldığı vakit kolayca yuvarlanabileceğini görmek gerekir. Örneğin bu yazıyı 19 Mart süreci sonrasında yazılan politeknik yazılarının devamı varsaydığımızda (geriye doğru okuma bkz. Canberk, 2025)[3] esasında Z kuşağı kapsamında haklarını savunma yolunda protesto hakkını kullanan, çoğunluğu üniversiteli olmak üzere büyük bir grubu görmekteyiz. Burada önemli bir soruya dikkat çekmek gerekir, buradaki esas determinant çoğunluğu Z kuşağı tanımına uyan kitlenin doğrudan mücadeleye katılması mıdır yoksa bu kuşağın önceki kuşaklardan aldığı mücadele kültürü ve sancağını, mücadele yoluyla yeniden üretmesi midir?

Örneğin, 19 Mart sürecinde büyük şehirlerde yapılan eylemlerde “Gezi’ye selam, direnişe devam!” sloganı öne çıkmıştır. Gezi eylemlerinin en yoğun güç kaynağı Y kuşağından gelirken bugün Z kuşağının desteği bağlamında öne çıkan eylemlerde, 12 yıl önceki (ki Z kuşağının temel kapsamı 15 senedir) bir mücadele dönemine doğrudan referans verilmektedir.[4] Yine bariz bir şekilde tamamı Z kuşağına mensup bir grup genç, 12 yıl önceki “duran adam” eylemini Taksimde yeniden gerçekleştirmekte ve bu doğrultuda gözaltına alınmaktan çekinmemektedir.[5]  Zaten halihazırda eylemlerin örgütlenme pratikleri de 12 sene önceki sosyal medya yoluyla yayılan toplanma çağrılarından çok farklı değildir. Sosyal medyanın genel ve bayağı söylemi bu tarz dönemlerde çok hızlı bir şekilde tersine dönebilmekte ve 2000 sonrası eylemlerinin çok hızlı mobilize olmasını sağlayan önemli araçlar olabilmektedir. Nitekim #direngezi ile başlayan ve eylemliliğe davet eden tweetler günümüzdeki eylem dönemlerindeki sosyal medya kullanımından çokta uzak bir yerde konumlanmamaktadır. Mücadeleci söylemler, ya da toplanma çağrıları görüntüsel ve grafik tasarımı açısından bir kısım gelişme ile beraber hala aynı işlevi göstermektedir.

Bir başka örnek olarak esasında toplumsal eylem pratiğinin dönüştürücü ve şok edici etkisini irdeleyebiliriz. Bundan dolayıdır ki bugünkü Z kuşağının uzun süre boyunca apolitik olarak ya da büyük bir bağlamda toplumu yorumlama yeteneğindeki kısıtlar ya da doğrudan ciddiyetsizlik ile suçlanması esasında kendi özüne bir saldırı değil, daha uzun vadeli bir söylemin yeniden üretimidir. Sözgelimi Gezi parkı eylemleri döneminde yapılan, rapçi TRAK’ın “Copla Beni” isimli şarkısının başı, Y kuşağını hedef alan aynı söylemler ve yadsıyıcı eleştirilere karşın Artıbir TV’de gezi eylemleri sırasında Uğur Dündan’ın genel kanının aksine gençliği olumlayıcı söylemiyle başlar:

“Bütün bu gençlik, hani o bir şey olmaz dediğiniz gençlik, Bir şey oluyor…”[6]

Yine bu örneğe benzer bir şekilde Gezi döneminde kendisiyle röportaj yapılan ünlü tiyatrocu ve aktör Şener Şen, gezi hareketindeki gençlik için şöyle der:

“Gezi, apolitize olduklarını sandığımız gençlerin kendilerini hatırlatmasıydı. Meselelerden uzak olmadıklarını, kendi kabuklarına ait bir dünyada günlerini geçirmediklerini gösterdiler bizlere. Siyasetle uğraşsın uğraşmasın herkes için örnek bir hareketti.”[7]

Nitekim Akın Evren, Gezi eylemleri ve Taksim direnişi ile devam eden sürecin içinde yazdığı yazılarda Gençliğin bu aktif ve hızlı değişimini “Gaz Kardeşliği” olarak nitelemiş ve aktif katılanların dünyaya farklı bakmaya başladığını ve hızlı bir değişim sürecine girdiğini belirtmiştir.[8]

Bu doğrultuda belkide mücadelenin sürekliliğini görmek gerekir. Kolaylaştırıcı bir örnek olarak 68 kuşağı örneğini kullanabiliriz. Nitekim 68 kuşağı dediğimizde aklımıza gelen örneklerden; Mahir Çayan, Ulaş Bardakçı, Hüseyin İnan ve Deniz Gezmiş 1946-48 arasında doğmalarına karşın fikirsel olarak dönemdaş oldukları ve birlikte mücadele ettikleri, Behice Boran ve Mihri belli sırasıyla 1910 ve 1915 doğumludur.

Bunca yılın farkına karşın bu insanlar 68 kuşağından ve ruhundan ayrı olarak okunmaları oldukça zorlama duracaktır. (Her ne kadar Mihri Belli’nin kimi eleştirileri olsa da…) Çünkü aynı gaz kardeşliği, dönemin 68 kuşağı için de farklı dinamiklerde ama aynı mücadelenin içinde kitleleri derleyici ve değiştirici bir süreç işlevini görmüştir.

Üstelik şok edici özelliği de esasında yadırgayıcı ve yadsımaya yönelik eleştirilerden okunabilir. Peyami Safa, Nurettin Topçu ve Falih Rıfkı Atay gibi isimler gazete köşelerinden dönemin gençliğini bugün lümpenlik diye tarif edebileceğimiz tavır ve davranışları icra etmekle suçlamış ve bariz bir yanlış kullanım olarak “Anarşist” ya da isyankar, düzensiz veya ölçüsüz nihayetinde taklitçi olmakla nitelendirmişlerdir. İşin özü her daim devinimi ateşliyen kuşakları, söylemleriyle sindirmeye çalışan ya da daha kötüsü onları özcül bir şekilde güçsüzlük ve niteliksizlikle suçlayan kişi ve gruplar olmuştur. Bu minvalde ne 68’liler ne Y kuşağı ne de Z kuşağı biriciklik özelliği taşımaz.

Şekil 2: aynı söylemin yansıması bir yorum. Gezi eylemleri ile ilgi bir videonun altına atılmış.[9]

Bu bağlamda Hegel’in “zeitgeist” kavramı yardımımıza koşabilir. Zamanın ruhu olarak tercüme edebileceğimiz bu kavram en temelinde dönemin toplumsal bilinci ve genel eğilimleri olarak ifade edilebilir. Hegel’de tarihin açımlanması olarak ortaya çıkan bu kavram nihayetinde deviniminde özüdür. Toplumsal hareketi yönlendirir, bireyleri derler ve bu doğrultuda mücadelenin dinamiğini belirler. Sözgelimi 68 kuşağını bir mücadele dalgası ya da mücadeleye hazır toplumsal bir ortakakıl olarak değil de zamansal bir periyod ve demografik bir yıllar zincirine indirgemek, mücadelenin özünü yadsıma tehlikesi taşır. Aynı tehlike Bugünün Z kuşağı anlatısı içinde geçerlidir.

Z kuşağı en temelinde biyolojik yaşı itibariyle evet, mücadelede öncü yerini almaktadır lakin niceliksel çoğunluk, niteliksel öncülüğün ardından gelmektedir. Z kuşağı ne geçmiş kuşaklardan ne onların tartışmalarından bağımsızdır. Bundan dolayıdır ki kendi özünü kavraması da tarihsel varoluşunu anlamasıyla mümkün olacaktır. Bu minvalde Z kuşağının geçmiş kuşaklardan umudu kesmesi ya da onlara sırtını dönmesi mümkün değildir. Esas olan anlamak, yorumlamak ve üstüne koymaktır.

Şekil 3: Gezi eylemiyle ilgili bir videonun altına atılan yorum[10]

Sonuç olarak, pratikte Z kuşağına mensup biri olarak yazımdaki geçmiş ve gelecek kuşaklara bakışla ilgili en temel önerme, toplumsal mücadele dinamiğinin ve değişimin esas anahtarının Y ya da Z kuşağının tikel hareketinde değil, XYZ+A̅[11] formülasyonuyla ifade edilebileceğidir.

[1] Cmglee, Generation timeline.svg, Wikimedia Commons (CC BY-SA 4.0).

[2] Marshall McLuhan, Understanding Media: The Extensions of Man (New York: McGraw-Hill, 1964), 23.

[3] Geriye doğru okuma için: Canberk, A View on the Ongoing Protests in Ankara, PoliTeknik International, April 28, 2025, https://politeknik-international.org/pi8075/.

[4] İmamoğlu için yapılan eylemler sürüyor: Gezi’ye selam, direnişe devam,” Mezopotamya Ajansı, March 22, 2025, https://www.mezopotamyaajansi35.com/tum-haberler/content/view/271237.

[5] BirGün, “Duran Adam eylemi yapan 19 genç, yurtdışı yasağı ve adli kontrolle serbest bırakıldı,” May 29, 2025, https://www.birgun.net/haber/duran-adam-eylemi-yapan-19-genc-yurtdisi-yasagi-ve-adli-kontrolle-serbest-birakildi-626879

[6] TRAK, “TRAK – Copla Beni #GeziyiSavunuyoruz #2013” YouTube video, 0:00-0:13, 11:30, June 08, 2022, https://www.youtube.com/watch?v=JUnju821lsI.

[7] Ulusal, “Şener Şen: ‘Gezi bize bambaşka bir gençliği gösterdi’,” erişim 29 Kasım 2025, https://www.ulusal.com.tr/haber/8510257/sener-sen-gezi-bize-bambaska-bir-gencligi-gosterdi.

[8] ¹ Akın Evren, “Gaz kardeşliği,” Bianet, Erişim 29 Kasım 2025, https://www.bianet.org/yazi/gaz-kardesligi-147171

[9] @ATSIZ1071,”90 kuşağı cesaretliydi…”, yorum, eigengrau: gezi parkı eylemlerinin 5. Yıldönümü, 31 May,2018, https://www.youtube.com/watch?v=_UL6GcpJrn0

[10] @hakanosma9486, “O zamanlar sadece balkondan tavaya kaşıkla vuran çocuklar…,” yorum, YouTube video, 26 august 2022, https://www.youtube.com/watch?v=AP58_bBa4IQ

[11] X,Y ve Z kuşağının güncel mücadele birikimi ve gelecek kuşak olan Alpha kuşağı ve onun üstünde de devreder çizgisiyle formül ifade edilmiştir. “+” işareti ile gelecek birikim, devreder işaretiyle mücadelenin sürekliliği vurgulanmıştır.